''Baş tarafta söz konusu edilen Ermeni ve yandaşlarının ileri sürdükleri ve sürekli tekrarladıkları iddialardan biri de, Ermenilerin Birinci Dünya Savaşı’nda sistemli bir soykırıma tabi tutuldukları iddiasıdır[1]. Bilindiği gibi tarihi olayları objektif ve bilimsel olarak değerlendirmenin ilk şartı, onları meydana geldikleri zamanın şartları içinde incelemektir. Bu günün gözlüğü ile işe ve tek taraflı olarak düne bakmak ve değerlendirmek yanlış sonuca ulaştırır. Dolayısıyla bu konuyu da kendi şartları içinde incelemek gerekir[2]. Bu arada soykırımın tanımını hatırlatmakta yarar vardır. Bilindiği gibi soykırım, başkaldırmamış bir kitleyi toptan yok etme olayıdır. Örnek vermek gerekirse, Nazilerin Yahudilere, İspanyolların Aztek ve İknalara, Amerikalıların Kızılderililere karşı uyguladıkları yok etme faaliyetleri gibi.[3]
Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesine göre, soykırım suçunun oluşabilmesi için, bir hükümetin bir ırkı yok etmek, ortadan kaldırmak niyetinin olması gerekmektedir. Halbuki Osmanlı Devleti’nin Ermeni ırkını ortadan kaldırmak gibi bir niyeti olmadığı, sadece çeşitli cephelerde savaşmakta olan askerlerinin geri hatlarının güvenliğini sağlamak maksadıyla tedbirler aldığı görülmekte ve tehcire tabi tutulan Ermenilerin refah ve güvenliği için, zamanın şartlarının ve devletin imkanlarının elverdiği bütün tedbirleri almaya gayret ettiği anlaşılmaktadır[4].
[1] Abdurrahman Çaycı, Türk-Ermeni İlişkilerinde Gerçekler, Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi, 2000, s. 56.
[2] Çaycı, s. 57.
[3] Çaycı, s. 58.
[4] Çaycı, ss. 58-59.