Türklerin hoşgörü sistemi içinde mutlu bir hayat yaşamışlardır. Ermeniler Selçuklulardan sonra Osmanlının hakimiyetinde tereddütsüz kabul etmişlerdir. Böylece Ermeniler, Ruslar ile bazı Avrupalı milletlerin kışkırtmalarının başladığı XVIII. asrın sonları ile XIX. asrın başlarına kadar, Türk idaresinde huzur ve refah içinde kendi gelenek ve inançları ile yaşamışlardır. Ermeniler Osmanlı idaresinde tarihlerinin en rahat dönemini yaşamışlardır. Osmanlı Devleti’nin çalışan, dürüst ve üretken her insana sağladığı imkanlardan Gayr-i Müslimler içinde en çok faydalananlar; Ermeniler olmuştur. Askerlikten, kısmen de vergiden muaf tutulurken ticaretle, zanaatla, çiftçilikle ve idari işlerde yükselme fırsatını elde etmişler ve devlete bağlı, milletle kaynaşmış ve anlaşmış olduklarından dolayı “Millet-i Sadıka” olarak da kabul edilmişlerdir. Daha sonra İstanbul Ermeni Patrikliği’nin kuruluşu tarihte eşine zor rastlanır bir olaydır. Böylece Ermeniler, patriklerinin nezaretinde dini ve dünyevi eğitim ve öğrenimlerini kendi örf ve adetlerine göre yapma fırsatı bulmuşlardır[1].
[1] Saray, s. 11.

This entry was posted on 30.12.2009 at 02:34 and is filed under . You can follow any responses to this entry through the .

0 yorum